Hepimiz zaman zaman bir köşede sessizce oturup geçmişi düşünür, kaybolan kelimelerin ve unutulmuş anıların arasında kayboluruz. Bugün sizlere, anlamını yitirmemiş ama bir zamanlar çok değerli olan bir kelimenin, “hasbihal” kelimesinin ardında gizli bir anlamı anlatan bir hikâye sunacağım. Hayatımızda karşımıza çıkan bazı kelimeler, bazen bir ruhu, bazen de bir insanı çağrıştırır. İster istemez bu kelimelere takılır, onları derinlemesine incelemeye çalışırız. İşte, “hasbihal” de onlardan biri… Şimdi, geçmişe yolculuğa çıkıp, bu kelimenin Osmanlı’dan günümüze nasıl bir dönüşüm geçirdiğine ve zamanla nasıl unutulduğuna tanıklık edeceğiz.
Bir Sohbetin Derinliği: “Hasbihal” Ne Demek?
Bir Akşam Yemeği, Bir Sohbet
Bir akşam, soğuk bir kış akşamıydı. Ayşe ve Cemal, uzun zamandır birbirlerini görmemiş eski dostlardı. Cemal, işlerin yoğunluğundan dolayı neredeyse unutmuştu eski dostluklarını. Ayşe, yıllar önceki gibi her zaman olduğu gibi sabırla dinleyen, içini döken bir arkadaş olarak yanı başındaydı. İkisi de yaşamlarının derinliklerinden birer parça taşımışlardı, fakat birbirlerinden uzak kalmanın verdiği yabancılaşma vardı aralarında. Lakin, Ayşe Cemal’e karşı duyduğu empatiyle, ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, sanki o eski sohbetlere kaldıkları yerden devam ediyorlarmış gibi bir ortam yaratmıştı.
“Hasbihal” derlerdi eski zamanlarda. Osmanlı’dan kalan, iki dostun bir araya gelip ruhlarını dökmesi, düşüncelerini paylaşması demekti. Sadece konuşmak değil, dinlemekte vardı bu kelimenin içinde. Ayşe, Cemal’in zor zamanlarında yanında olduğunu hatırlatırken, aslında Cemal’in de kendi içindeki çözümleri bulmasına yardımcı oluyordu.
Cemal ise, tipik bir erkek yaklaşımıyla daha çözüm odaklıydı. Her şeyin bir çözümü olduğu düşüncesiyle, problemleri ve sorunları daha analitik bir biçimde ele alıyordu. Ancak, Ayşe’nin yaklaşımını anlayıp ondan ilham alarak, aslında bazen çözümlerden ziyade sadece birbirini anlamanın çok daha değerli olduğunu fark etti.
Hasbihal: Bir Araya Gelme Anı
Günümüzün hızlı temposunda, “hasbihal” kavramı biraz yabancılaşmış gibi görünebilir. Artık insanlar, telefonla görüşmeler yaparken bile bir şeyler paylaşmak yerine genellikle çözüm odaklı konuşmalar yapıyorlar. Oysa ki, Osmanlı’da bir “hasbihal” yalnızca bir sohbet değil, aynı zamanda bir araya gelmenin, duygusal bağ kurmanın, güvenin ve anlayışın simgesiydi. “Hasbihal”, dostane bir sohbetin ötesinde bir bağlantıydı. Söz konusu olan, sadece kelimelerle değil, kalp ve ruhla yapılan bir sohbetti.
Ayşe ve Cemal’in hikayesinde olduğu gibi, bazen bir insanla yalnızca zaman geçirmek, derinlemesine bir konuşmaya girmek, hayatın karmaşasında kaybolmuş olan anlamı tekrar bulmak demekti “hasbihal”. Ayşe’nin empatik yaklaşımı sayesinde, Cemal kendi duygusal dünyasında kaybolan parçalara yeniden ulaşabildi. Ayşe, ne olursa olsun, Cemal’in yanında olmak ve ona sadece dinleyici olmak istiyordu. Ve bu, sonunda onun hayatını büyük ölçüde değiştirdi.
Bazen, çözüm aramak yerine sadece birbirimizin yanında olmak, bir kelimeyle bile olsa birbirimizi anlamak daha değerli olabilir. “Hasbihal” de bu anlamı taşır; öyle ki, sadece derin bir sohbetin içinde kaybolmak bile hayatı güzelleştirir. Şimdi, bir an için durun ve yakınınızdaki bir dostla hasbihal edin. Çünkü hayatın anlamı çoğu zaman sadece kelimelerde değil, o kelimelerin arkasındaki ruhlarındadır.